Sandığın kilidi geçersiz oylar

Yarın sandık… Siyasi kısır polemikler ya da koltuk kapma hesapları, manevralarıyla özellikle muhalefet cenahında oldukça hareketli bir seçim süreci yaşadık. Ayrılıklar, beklentiler, kırgınlıklar, küskünlükler, istifalarla birlikte türbülansa giren siyaset dünyasında kullanılan kaba dil ve üslubun dozajı da epey yüksekti. Nezaket kayboldu, gerilim arttı. An itibarıyla da her parti, ya da adaya “mavi boncuk veren” kamuoyu araştırmalarıyla da herkes şimdiden kazanmış havasında. Elbette siyaset iddia işidir, her politikacı “Ben kazanacağım” der, diyebilir ama itidalli olmak herkesin, özellikle de ülkenin yararına. Keskin, kışkırtıcı açıklamalar, özellikle sosyal medya üzerinden bazı provokatif, manipülatif paylaşımlarla siyasi atmosferde basıncı artırmanın, seçmen nezdinde beklenti yükseltmenin anlamı yok. Hele de 2023 seçimlerinde bu gibi hamlelerin nasıl hüsranla sonladığı gerçekliği ortadayken. Dolayısıyla söz de karar da vatandaşın artık! Bu bağlamda da, yarın herkesin sandığa gitmesi kaçınılmaz “vatandaşlık” görevi. Hiç kimsenin “Benim oyum neyi etkileyecek?” deme ya da “sandık küskünlüğü” yapma veya “mazeret” üretme lüksü yok. Gittiğinde de neyi oyladığını ve sonuçlarını düşünerek tercihini yapmak zorunda. Çünkü tek bir oy her seçimde olduğu gibi yine kritik önemde…

★ ★ ★

Ancak bir oy ve yapılacak siyasi tercihler kadar oyların YSK tarafından belirlenen kriterlere uygun şekilde kullanılması da gerekiyor..Yoksa geçersiz oy olarak hiçbir anlam etmiyor, kimsenin işine yaramıyor. Geçersiz oy oranının yüksekliği ya da azlığı da doğrudan sandık sonucunu etkileyen bir durum. Üstelik neredeyse kritik denge hesaplarında öne çıkan bazı partiler için öngörülen oylar kadar. Dolayısıyla sandığın kilidi de denilebilir. Hele de 31 Mart 2019 seçimlerindeki özellikle deİstanbul’da ortaya çıkan tablo ve gelişmeler anımsandığında. Malum 31 Mart 2019 seçimlerinde en çok tartışılan konu “geçersiz oy” oranlarının yüksekliğiydi. Geçersiz sayılan oylar ülke genelinde 2 milyona yakın, iptal edilen İstanbul seçimlerinde de 315 bin, kullanılan oyların içerisindeki oranı ise yüzde 3,6 idi. O seçimde Ekrem İmamoğlu ile Binali Yıldırım arasında ise yaklaşık 30 bin oy farkı vardı. AKP, geçersiz oyların çokluğunu öne sürerek seçimlere itiraz etmişti. Geçersiz kabul edilen oyların yeniden sayımı sonucunda İmamoğlu ile Yıldırım arasında fark 13 binlere düşmüştü. Ardından da İstanbul’da seçimlerin iptal kararı gelmişti. Karar çokça tartışma yaratmıştı. O günlerde iptal değil de İstanbul’daki tüm oyların yeniden sayılması halinde sonucun çok daha başka olacağını savunanlar da olmuştu. Yenilenen seçime ve açılan araya rağmen hala da o ilk seçime dönük geçersiz oy tartışmaları, farklı sonuç tezleri sonlanmış değil. Bu durumda da tek bir oyun dahi geçersiz oy konumuna gelmemesi için gereken hassasiyetin gösterilmesi açık ve net. Aynısı sayım sırasında sandık kurulu üyeleri içinde geçerli. Nitekim bu anlamda da partiler sandık başlarında görevlendirecekleri üyelerine geçersiz oy kriterleri üzerine özel eğitim verdiler..

★ ★ ★

Kısacası; yarınki demokrasi sınavı öncesinde yine kazanacağız, kazanıyoruz özgüveniyle havada uçuşan mesajlar, karşılıklı göndermelerle ve de sokağı tetikleyebilecek provokasyon iddialarıyla siyasette tansiyon epey yüksek. Sakinliği korumak, sağduyuyu elden bırakmamak gerekiyor. Hiçbir siyasetçinin ihtirası, ikbali toplumun huzurundan önde, kıymetli değil. Sonuçta halkın iradesinin tecelli edeceği bir seçim yaşayacağız. Seçmen sandığın başına gittiğinde bir kabin içerisinde kendiyle, vicdanıyla baş başa kalarak oyunu kullanacak. Ertesi günde hepimiz yine aynı mahallelerde oturacağız, aynı mekânlarda dolaşacağız, aynı otobüse, metroya bineceğiz, aynı kişilerle komşuluk, arkadaşlık yapacağız.Ve hangi partiden olursa olsun, kim kazanırsa kazansın seçeceğimiz başkanlardan hizmet bekleyeceğiz…